Home » About

Makalelerimiz_

Üniversitemizin İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı olan, Doç. Dr. Gülsüm ÇALIŞIR'ın popüler kültür hakkındaki makalesine bir göz atalım.. 

GÜLSÜM ÇALIŞIR
GÜNCE

İnsanın yapıp ettiği her şey, olarak tanımlanan “kültür” kavramında özellikle küreselleşmenin de etkisiyle zaman içinde bir dönüşüm yaşandı. Özellikle 1980’li yıllardan sonra “kültür” tanımı, toplumda yaygınlık kazanan “popüler kültür” kavramına doğru dönüşüm geçirdi. Buna göre popüler kültür, toplumsal modernleşme ile toplu kültür olarak yayılan ve kavram olarak kültürel gelişmeleri ve günlük uygulamaları kapsar.

Günlük yaşamımızın hemen her alanında popüler kültür örneklerini görebiliyoruz. Zira artık yeme içme alışkanlıklarından gelenek göreneklere kadar pek çok alanda popüler kültürün izlerine rastlamak olası. Bu anlamda yelpazeyi geniş tutmak mümkün. Modernleşmeyle birlikte yaşam tarzları da değişiklik göstermeye başladı. Bu durum da yaşamın her kesiminde dönüşümler yaşanmasına neden oldu. Popüler kültürün en önemli sonuçlarından birisi geleneksel yeme alışkanlıklarımızın yerini hızlı yemek yeme anlamına gelen fast food yemek tarzının alması oldu. Ancak bu tarzın arka planında yatan olumsuz özelliği olan obezite göz ardı edilerek, insanlar (özellikle de çocuklar) bu tarz yemek yemeye teşvik edildi. Bu durum kimi zaman reklamlarla kimi zaman da olmayan bir ihtiyacın hissettirilmesi şeklinde oldu. Popüler kültürün toplumumuza yansıyan birkaç sonucu da müzik, sinema, kılık kıyafet ve dil alanında yaşanan dönüşümlerdir. Müzik alanında özellikle 1960 ve 1970’li yılların müzikleri ele alındığında, o tarz müziklerin hâlâ büyük bir ilgi ile dinlendiği görülmekte. Unutulmaz klasikler var. Ancak günümüz müziklerine bakıldığında beklenti ve beğenilerin anında değiştiği göze çarpıyor. Popüler kültürün de etkisiyle günümüzde daha günübirlik bir müzik anlayışı hâkim. Açıkçası 40 – 50 yıl önce gündeme damgasını vuran müzikler hâlâ belleklerde yer ederken, günümüz müzik tarzlarında meydana gelen değişikleri takip etmekte zorluk çekiliyor. Kendi adıma geçmişin şarkılarını dinlemekten doyumsuz tat aldığımı söyleyebilirim. Ancak günümüz şarkılarının sözlerini bile yakalamakta güçlük çekiyorum. Bugün en beğenilen şarkıların birkaç ay sonra çoktan belleklerden silindiğini gözlemliyorum. Son dönemde gelişen müzik tarzlarının, hızlı tüketimin kurbanı olduklarını söylemek mümkün. Zira popüler kültürün en acımasız sonuçlarından birisi de bu tüketim olgusunun hızla ilerlemesi. “Tüket ve at!” durumu popüler kültürün neredeyse sloganı haline dönüştü. Hemen her alanda hızlı bir tüketim çılgınlığı yaşanır oldu. Dil alanında da benzer sonuçlar dikkat çekiyor. Özellikle İngilizce’nin küresel bir dil olması ile birlikte İngilizce konuşma ya da iş yerlerine İngilizce isimler verme konusunda bir yaygınlık ortaya çıktı. Türk toplumu içinde Türkçe kelimeleri İngilizce anlamları ile kullanma ya da yarı Türkçe yarı İngilizce isimleri bir arada kullanma gibi durumlar göze çarpar oldu. Bu gelişmeleri de popüler kültürün sonuçları arasında değerlendirmek mümkün. Kendi adıma kültür alanında bu denli hızla değişen olgu ve olaylar yumağını hayretle izliyorum. Bir anda yaşanan tüketim çılgınlığı, yaşam tarzlarının değişken olması şaşırtıcı boyutlara ulaştı. Hatta öyle gelişmeler oluyor ki bu durum ilişkilerde bile kendi gösteriyor. Nitekim günümüzde bireylerarası ilişkilerin daha günübirlik ve çabuk tüketilir hale dönüştüğünü görmek mümkün. Bu ilişkinin boyutu eğer bir aşk ilişkisi ise onda da benzer izleri görmek olası. Keza son yıllarda gerçekleşen evlilik ve boşanma istatistiklerine bakıldığında boşanma oranlarındaki hızlı artış bu durumu doğrular nitelikte. Gençler arasında ilişkiler bir anda alevleniyor ve aynı hızda sönüveriyor. Açıkçası yüzyıllardır dinlediğimiz Leyla – Mecnun, Ferhat – Şirin, Kerem – Aslı hikâyeleri günümüzde çoktan unutuldu. Bu anlamda ilişkiler de boyut değiştirerek adı geçen tüketimin bir nesnesi haline dönüştü. Popüler kültür olgusu yaşamımıza hızla girdiği gibi hızla da çoğu şeyi alıp götürdü. Ama biz bu hız içinde nedense kaybettiklerimizi fark edemez duruma geldik. Söz konusu hız başımızı döndürdü. Değişim çarkının içinde değişime ayak uydurmak adına belki de kendi duygu ve düşüncelerimiz de değişikliğe uğradı. Böylece yitip gidenlerin farkında bile olamadık. Her şey sabun köpüğü gibi avuçlarımızın arasında akıp giderken, belki de o çok özel anlamlarını bir anda yitiriverdi…Hissettirilen ihtiyacı şu şekilde açıklamak mümkün: Sinemada bir film izliyorsunuz. Film sırasında bazı karelerde aktörlerden ya da aktrislerden bazıları soğuk bir gazlı içecek içiyor. Ancak siz o kareyi görene kadar hiçbir şekilde soğuk içecek içme gereği duymuyorsunuz. Ta ki o kareleri izledikten sonra sizde bir soğuk içecek içme hissi uyanıyor ve ara verildiği anda gidip bir içecek alıyorsunuz. Bu durum “hissettirilen ihtiyaç” olarak tanımlanıyor.

 

 

Popüler Kültür © 2022 tüm haklarıyla saklıdır. 
1
Yılı popüler kültür ortaya çıkmıştır
1960
Yılları arasında; müzik, televizyon, moda da etkisini göstermeye başlamıştır.
1
Yılından sonra toplumda yaygınlaştı.

EĞİTİM DERGİSİ_

Kasım 2004 

irfan erdoğan

sizin için derlediğimiz makale alıntıları

ÇAĞDAŞ GÜL
Dokuz Eylül Üniversitesi, 2008

Mülkiyet kavramının ortaya çıkmasıyla, toplumsallaşma süreci başlamış, ancak mülkiyetin paylaşımında eşitsizlikler oluşmuştur. Sanayi Devrimi'yle birlikte insan, kendisini merkeze koyarak doğaya ve çevresinde olan her şeye hükmetme gücünü elde etmiştir. Sanayi Devrimi'ni takip eden 2. Dünya Savaşı sonrası, kitle iletişim araçları yaygınlık kazanmış ve medya, kapitalizmin amaçlarını gerçekleştirebilmesi için bir araç haline gelmiştir. Kapitalizm, oluşturduğu pazara her sınıftan insanı katma amacıyla, bütün sınıfsal farkları aşarak, "ideal" olan ortak bir yaşam biçimi, ortak bir kültür sunmuştur: Popüler Kültür. Popüler Kültür, kitle iletişim araçlarının sürekli devinim halinde tanıttığı tüketim metasını, toplumun arzu ve kimliğine müdahale ederek yaygınlaştırmayı hedefler. Popüler Kültürün post modernizm döneminde, evrimini tamamladığı gözlemlenmektedir. Modernizmin gerçekleştirilememiş vaatlerinin getirdiği hayal kırıklıkları üzerine inşa edilen post modernizm dönemi, temelindeki tutarsızlıklar sebebiyle, sürekli tüketen, sorgulamayan, itaat eden ve gerçekle kurguyu ayırt edemeyen kitlelerin oluşumundaki yapılanmaya müsaade. Kapitalizmin hakimiyetini ilan ettiği bu çağda, sanatın konumu da toplumların sessiz yığınlara dönüşümünden farklı olmayacaktır. Zorlaşan yaşam koşulları altında, sanatçı, sanatını sadece tüketim logolarının gölgesinde bir gösteriye dönüştürebilir. Bunun yanı sıra, imaj ve gösterge istilasına uğrayan tüm toplum sınıfları için, görsel sanatların ilettiği görsellik yeni olmaktan çok uzaktır. 1960'lı yıllarda, Pop Sanat akımına öncülük eden sanatçılar, sanat ve gündelik yaşam arasındaki bu belirsizliği ve popüler kültürü, eserlerinde tüketim metalarını kullanarak belirtmiş, kitleleri peşinden sürükleyen markalarla veya film yıldızlarıyla, daha doğrusu medyanın parlattığı yüzyılın tanrılarıyla adeta alay etmişlerdir. Bu devrimsel sanat hareketi, post modernizm döneminde popüler kültürün yarattığı tüketim toplumunun, göstergelerle dolu yaşam biçimini olduğu gibi yansıtarak, bu gerçeğe işaret eder. 

    melek coşgun

Bozok Üniversitesi 


Tarihi süreç içerisinde her toplum, yaşanan gelişmelerden etkilenmiş ve buna paralel olarak, farklı eğilimler içerisine girmiştir. Değişme, nitekim bu süreçte ortaya çıkmış ve milletlerin hayatında her zaman gözlenen bir olgu haline gelmiştir. Tarih sahnesinde, sürekli olarak şartlar değişmekte ve bu doğrultuda ihtiyaçlar ve amaçlar değişmekte; bu değişim karşısında uyum sağlayabilmek açısından tavır ve davranışlar da değişmektedir. Kültür toplumların yaşam biçiminin bir göstergesidir; nitekim bir kültürel değişme de söz konusu olmuştur. Bu süreçte Türkler de farklı kültürlerle ve siyasi ekollerle tanışmış; bu ilişkiler ekseninde dolaylı ya da dolaysız olarak farklı uluslara ait kültürlerden de etkilenmiştir. Bu etkilenme bazen yüzeysel, bazen de derinlemesine olmuştur. Özellikle son yüzyılda ortaya çıkan ve “Batı kültürel modelinin bir izdüşümü” olan modernleşme olgusu kendisini dış dünyaya pazarlarken, onun kuşatıcı etkisi bizim toplumumuzda da kendisini bütün gücüyle hissettirmiştir ve popüler kültürle etkisini güçlendirmiştir. Popüler kültür ve tüketim, asıl gelişimini modernlikle gelen dönüşümlerle kazanmıştır. Tüketim, modernizmin sosyal gelişiminin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilir. Popüler kültürün gelişimi, tüketim toplumunun ortaya çıkışı ile paralellik gösterir. Yirminci yüzyılın başlangıcı, geçmişten süregelen gelişmelerin (göç, kitle iletişim araçlarının gelişimi, üretimin kitleselleşmesi vb.) hız kazandığı bir dönemdir. Gerek üretimin kitleselleşmesi, gerekse kitle iletişim araçlarının çeşitlenmesi, popüler kültürün gelişimini hızlandırmıştır.

SEÇİL UTMA

Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi 

Gündelik hayatın kültürü olarak karşımıza çıkan popüler kültür; bir toplumda yaygın olarak paylaşılan kültürel değerler, inançlar ve düşünceleri kapsamaktadır. Popüler kültür ürünleri gündelik yaşamımızda önemli yer tutarken, medya kitleleri yönlendirme noktasında belirleyici olmaktadır. Medya popüler kültür ürünlerinin oluşumuna katkı koyarken, popüler kültür ürünlerinin geniş kitlelere ulaşmasında taşıyıcı bir rol üstlenmektedir. Kitle iletişim araçlarını yoğun bir şekilde kullanan popüler kültür, bireylerin yaşam tarzlarını yakından etkilemekte, dünyayı ve hayatı anlamlandırmanın ipuçlarını sunmaktadır. Gündelik yaşamın kültürü olarak nitelendirilen popüler kültür, bireyleri hayatın gerçekliklerinden bir nebze de olsa uzaklaştırarak, oluşturdukları “yapay mutluluklar” ile geçici olarak rahatlatmaktadır. Çalışmamızda popüler kültür kavramı üzerinde durularak, popüler kültür ürünlerinin yayılmasında medyanın rolü kurumsal olarak ele alınmaktadır.

Özlem GÜLLÜOĞLU
Erciyes Üniversitesi 

Popüler kültür, bazılarına göre, çok satan ve kültürel beğenimizin gerilemesine sebep olan, “dolmuş müziği”, “gözü yaşlı filmler” ve “bulvar gazeteleri” gibi ürünlerdir. Bazılarına göreyse, bunlar, köyden kente göç eden nüfusun yeni dünyayı tanıma ve anlamlandırma rehberidir. Popüler kültürün geniş kitlelerin toplumsal konumlarını iyileştirmelerini, bilinçlenmelerini engelleyen bir uyuşturucu niteliğinde olduğunu ya da tam tersine, geniş kitlelerin soluk almalarını ve toplumsal hayatın zorlayıcı koşullarına katlanmalarını sağlayan bir alt kültür olduğunu düşünenler de vardır. Popüler kültür insanların maddi ve ideolojik baskıyı askıda tutabilecekleri bir araç olarak mı işlev görmektedir, yoksa bu baskıyı harekete geçirip perçinlemekte midir sorusu kavramla ilgili öne çıkan sorulardır. Bu nedenle tartışma popüler kültürün anlamı ve kullanımı etrafında dönmektedir. Popüler kültüre yönelik yaklaşımlar, birden çok alanı içerir; bir aydının veya ilgi alanının üstesinden gelemeyeceği kadar geniştir ve çeşitlidir. Bu çeşitlilikleri, fazla genelleştirmeler tehlikesine rağmen, üç ana grup içinde birleştirebiliriz. Popüler kültüre yönelik ilk yaklaşım, kavrama siyasal sağın ve ultra-tutucuların yaklaşımıdır. Bu yaklaşım popüler kültürü, kitle kültürüyle aynı olarak ele alarak; kavramı yüksek ve alçak kültür ikilem tartışması içinde inceler. Yüksek kültür olarak Batı’nın klasik ve aristokrat kültürü ve geleneği, alçak kültür olarak nitelenen popüler kültür ile karşılaştırılır. Bu yaklaşımda popüler kültür uygarlık ve saf kültür için bir tehlike olarak gösterilerek; alçak zevklerin ve ilgilerin kültürü olarak tanımlanıp, aşağılanır. Popüler kültüre yönelik ikinci yaklaşım kavramı, demokratlaşmanın, çoğulcu demokrasinin ve bireysel özgürlüğün göstergesi olarak ele almaktadır. Bu yaklaşım içinde, mainstream (ana akım veya ana yol) yaklaşımı, popüler kültürü eleştirisiz olarak, övgücü ve demokrasinin bir nimeti olarak kabul eder. Bu görüş, popüler kültürdeki özellikle seks ve vahşeti, azınlık kültürlere yönelik duyarsızlığı eleştirir ve popüler kültürde “direniş-mücadele” öğelerinin varlığına dikkat çeker. Bu direniş ve mücadele ise, kişilerin medya metnine karşı gösterdiği “okumalar” (anlamlandırmalar) olarak tanımlanır.

     erol sakallı 

Teke Dergisi 

Hakkında bu kadar çeşitli görüş ve tartışmalar olan popüler kültürü hayatın her aşamasında görmek mümkündür. Bunun temel nedeni popüler kültürün yayılmasını sağlayan araçların çokluğu ve etkililiğidir. Bu araçların başında televizyon, genel anlamda medya, sinema, spor, edebiyat ile bilgisayar ve internet gelmektedir. Amerika’da çekilen onlarca dizi ülkemiz de dâhil olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde İngilizce ya da alt yazılı olarak yayınlanmaktadır. Bu dizilerden dolayı popüler kültür dediğimiz olgu yaygınlaşmakta, Amerikan tarzı bir yaşam biçimi dünyayı sarmaktadır. Bunun sonucunda da İngilizce tüm dünyanın ortak dili olmaya devam etmektedir. “Umutsuz Ev Kadınları” (Desperate Houseviwes), “Taht Savaşları” (Game of Thrones), “Seks ve Şehir” (Sex and the City) gibi diziler dünya genelinde milyonlarca izleyiciye ulaşmakta, “Kayıp” (Lost) adlı diziyi insanlar sadece televizyonda değil internette de tekrar tekrar izlemektedir. Roma İmparatorluğunun ünlü Trakyalı kölesi ve gladyatörü Spartacus her hafta evlerimize konuk olmaktadır. Durum böyle olunca milli kültür unutulmaya yüz tutmaktadır. Televizyonun bu denli güçlü olduğunu gösteren bir örneği ülkemizde de görmekteyiz. Şu anda gösterimde olan ya da yakın bir zamanda son bulan “Muhteşem Yüzyıl”, “Kurt Seyit ve Şura”, “Hanımın Çiftliği”, “Aşk-ı Memnu” gibi dizilerin televizyonlarda yayınlanmaya başladığından beri insanların bu romanlara ve Osmanlı tarihine olan ilgisi artmış, hem adı geçen romanlar hem de genel anlamda Osmanlı tarihiyle ilgili pek çok kitap en çok satanlar listesinde yer almaya başlamıştır.1 Televizyonlarda yer alan edebiyat uyarlaması dizilerin kitap okumaya katkısı hakkında yaptığı anket çalışmasında Alparslan Okur’un ulaştığı şu sonuç bu bakımdan önemlidir: “Kitap uyarlaması dizilerin okumaya etkisinin araştırıldığı çalışmada öğrencilerin çoğunluğunun uyarlama dizi yerine uyarlanan kitabı tercih ettiği, kitap seçiminde uyarlama dizilerin etkisi olduğu, uyarlama dizinin reklamını gördükten sonra uyarlanan kitabı aldığı, okuduğu, dizi izlemek söz konusu olduğunda uyarlama diziyi uyarlanan kitabı okumaktan da vazgeçmedikleri görülmektedir” (Okur 2013: 245). Bugün artık televizyon birçok evde hem haber alma kaynağı hem de eğlence kaynağı olduğu için orada görülen her şey hemen kabul edilir, doğru olduğu varsayılır olmuştur. Televizyonun çocuklar ve gençler üzerindeki etkisin bilhassa fazladır. Bu etkiden söz ettiği çalışmasında Çiğdem Kan, Öztürk ve Bıkmaz’ın yaptığı bir araştırmaya atıfta bulunarak şu bilgileri vermektedir: “Öztürk ve Bıkmaz (2007), ilköğretim 5 ve 7. sınıf öğrencilerinin, okula bakış açıları ve popüler kültürün onların okul yaşamları üzerindeki etkisini belirlemeye çalışmışlardır. 2004 ve 2005 yılında MEB’e bağlı ilköğretim okullarının 5 ve 7. sınıf öğrencilerinden beşer kişilik bir odak gurupla görüşme yapılmıştır. Araştırma sonucunda, televizyonla sunulan popüler kültürün ilköğretim öğrencilerinin okul hayatını, hem olumlu hem de olumsuz olarak etkilediği; öğrencilerin ayrıca popüler bilgi yarışması ve dizileri seyrettikleri için derslerini ve okul arkadaşlarını zedelediği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, Bolu grubu öğrencilerinin okuldaki oyunlarında popüler kültür ögeleri yer almazken, gelecekte okuyacakları okul ve meslek seçimlerinde televizyondan etkilendikleri görülmüştür” izlediği ve bunun yanında 

CEM ŞAHİN
Gazi Üniversitesi

Bu makalede özellikle medya tarafından oluşturulan popüler kitle kültürünün gençlik açısından ne ifade ettiği ve bu kültürün gençliği nasıl kuşattığı analiz edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca, Türkiye\'de popüler kültürün gençler arasında yükselen değer haline gelmesinde hangi etkenler rol oynamaktadır sorusuna yanıt aranmış ve bu bağlamda, popüler kültürün gençlerin gündelik yaşamlarında olup bitenlere etkisinin hangi boyutlarda gerçekleştiği, popüler kültürün gençlerin dünyaya, toplumsal yaşama, insanlığa ve kendi öz varlıklarına ilişkin bakışlarını, tutum ve davranışlarını, değer, duygu ve düşüncelerini nasıl biçimlediğine, değiştirdiğine veya dönüştürdüğüne ilişkin saptamalarda bulunulmuştur. Hızlı toplumsal değişmeyle Hızlı toplumsal değişmeyle birlikte gençlerin zamanlarının çoğunu ailelerinin dışında geçirmeye başlamaları, aile içindeki doğal eğitim sürecinin yerini çeşitli kurumlara bırakmasına neden olmuştur. Günümüz gençliği açısından, sosyalizasyon sürecinde ebeveynlerin ve öğretmenlerin sosyalleştirici rolleri, özellikle televizyon ve internet aracılığıyla yayılan, eğlence ve gösteri endüstrisi tarafından oluşturulan ve pazarlanan popüler görsel kültür unsurlarının sunduğu modeller karşısında daha az etkide bulunur hale gelmiştir.

 

 


Makale Linklerimiz
medya, popüler kültür ve ideoloji

 dictum.https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/443321

popüler kültür ve popüler tiyatro